DÜNYANIN KÖTÜSÜ...!
Çağımızın sıralı ölümlerdeki son kuşağıyız.
50 li yıllardan bu günlere gelen bizim kuşakların çocuklukları mutlu geçerdi.
Cam bilyeden misketimiz olurdu, misketi olmayan arkadaşımız oyundan uzak kalmasın diye avans adı altında misket verirdik.
Bir uzun bir kısa tahta ile çelik çomak oynardık.
Araba olarak bisiklet jantını kullanırdık, tahtanın ucuna C şeklinde tel veya demir bağlar jantı araya sokar sokak sokak gezerdik , bu oyun sayesinde hız kontrolünü, dengeyi öğrenirdik.
Eski püskü ayakkabılarla , ezik büzük top gibi olan malzemelerle futbol, yakartop , voleybol oynardık.
Annelerimizin mutfağı dünyanın en güzel FAST BOOK büfesiydi, Sağlıklı pratik gıdamızı şip şak hazırlar elimize tutuştururdu.
Kimi zaman beyaz peynir domates, kimi zaman köfte ekmek, kimi zaman yumurta ile ekmek arası yemeğimizi yerdik.
Annelerimiz birilerinin verdiği hediyeyi, parayı sorardı eğer toplumda saygın dürüst biri verdiyse kızmazlardı ama uyarırlardı siz istemediniz değilmi..? istemedik desek bile sakın ha istiyor bile görünmeyin çok ayıp telkinini alırdık.
Şayet bu hediyeler arsız , hırsız , hayırsız , ülkesine faydasız birilerinden verilmişse tepkileri çok açık ve net olurdu , hemen o verdiklerini götürüp iade edin bir daha böyle insanlardan bir şey almayın derdi..
Eğer verdiklerini yemişsek harcamışsak yerine aynısını tedarik eder bizle geri yollarlardı...
İlk okulda Amerikan yardımları gıda ürünleri gelirdi , Rahmetli Babam evlatlarının tamamına o yardımları yemememizi söylerdi.
Niye yemeyelim dediğimizde , anneniz mahallemizin kötüsünden aldığınızı kullanmamanızı geri götürmenizi nasıl istiyorsa , DÜNYANIN KÖTÜSÜ'nden alınan şeylerde yenmez adabını öğretmişlerdi.
Lise yıllarımızda abilerimiz dediğimiz,
Kahrolsun Emperyalizm , Siyonizm, Faşizm, Kominizm Yaşasın halkların kardeşliği, Yaşasın Tam bağımsız Türkiye diyen gençlik ile yaşadık.
Kişisel çıkar ve menfaatlerini ayaklar altına alan kimi sağcı , kimi solcu diye tanımlanan özünde hepsi vatansever olan , birbirleriyle çatıştırılan toplumsal , Ulusal meselelere sorumlu abiler gördük.
Ülkemiz hiç bir ÜLKENİN çıkarlarını sömürmeden, mazlumları ezmeden, kendi imkanları , kendi dinamikleri , kendi MİLLİ İRADE si ile TAM BAĞIMSIZ GÜÇLÜ TÜRKİYE olma yolunda ilerliyor.
Ekonomik olarak SOSYAL DEVLET olma kapsamında halkına Sağlıkta , Eğitimde, Ulaşımda, Konut edinmede imkan sağlıyor.
Dünya mazlumlarının kanlarını akıtarak , iliklerine kadar sömürerek elde ettikleri ganimetler ile yapılan.
Washington Beyaz Saraya
İngitere Buckingham sarayına .
Almanya Charlottenburg Sarayına
Fransa Versailles Sarayına laf etmeyip.
Milletinin helal kazançlarının vergileri ile yapılan Cumhurbaşkanlığı külliyesi için demedik laf bırakmayanlar.
Sizede yazıklar olsun .
Mazlumları sömürerek elde ettiği imkanlarla halkının sosyal yaşamına katkıda bulunan HIRSIZ , SOYGUNCU DEVLETLERİ övmekte mahir olanlar sizede yazıklar olsun..