GÜL YÜZLÜM
Bu akşam layihamda remz ettiğim yüzün, çaldıkapımı yine,
Bakakaldım meyline, kapının eşiğinden süzülen gözlerinin şemsine
Heyhat! Bu ışık, ayrılık yasını yamar, sevginin her zerresine
Ben, huzmelerinden süzülen hüznümün pasını silemedim
Firakınla kavrulan gönlüme bir merhem süremedim.
Sen ey gülüşüne kandığım, hayalinle pür melal yandığım.
Kapıyı aralayıp, gül yüzlü bir tebessümle içeri giremedin
Bir sevda mahkûmuna, müberra bir muştu veremedin.
Müzmin sevdanın kuyruğuna takılmış bahtsız bir avareyim
Sensiz karanlıkta kaybolmuş serkeş bir divaneyim.
Gül yüzlüm, bu akşam gözlerimden katre-i matem düştü
Dermansız umutlar, ardından birer birer yorulup, bitap düştü
Ey vuslat! Ayrılık ateşten bir kor gibi yakıyor yüreğimi
Ben, sensizliğe alışamadım, rahmet kapısına sır açamadım
Şafağı kopardılar gözlerimden, tanyelinin izini süremedim
Sen ey! Değirmen taşı gibi içimi kemiren ahu bakışlım
Yeter, yeter gözlerimi tükenmeyen ahu-zarına hasrettiğim
Saklama gül yüzünü, ruhumun karanlığı dağılsın üzerimden
Neyzenin dudağından, şems aşkıyla, neyeüflenen ruhum
Bir muamma gecenin beşiğinde, acıyla kıvranan kulum.