info @ istanbulungazetesi.com

NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK..!

"KURUMSAL DEVLET HUZURLU MİLLET" adıyla yayınladığım kitabımdaki önerimin ne kadar önemli olduğu gerçeği siyasette vaatlerin havada uçuştuğu bugünlerde görülmektedir.

İnsani, imani eksikliği olan adaylar için önerimin yasa olarak çıkmasının şart olduğu gerçeğini yaşıyoruz.

Bir gün hancı olanların ertesi gün
yolcu moduna girdiklerini, hayretler içinde seyretmekteyiz.

İlk seçimde alınan neticeleri değerlendirenlerin, ikinci seçim için riske girme kaygıları fazlalaşınca "SÖZ vermenin maliyeti yok SÖZ den vazgeçmenin sorumluluğu yok." diyerek son vaatlerini destursuz atarak , hesapsız söyleyerek , insafsızca yalanlar ortaya koyarak hareket ettiklerini gözlemlemekteyiz.

Demokrasiye olan inancımız gereği adayların taraftar çoğaltması için metot geliştirmesi, strateji oluşturması, söylemde hakimiyet eylemde kararlılık göstermesi; İşin doğası gereği kabul edilebilir durumdur.

Aklının, bilgisinin gereğini insani, imani değerlerinin terazisine koyarak tercih yapmak vatandaşın en aslı görevidir.

Karşısındakinin ifadelerine safhane duygularla inanarak oy kullananların seçme yetkisinin istismar edilmesine yaptırımın olmaması büyük eksikliktir.

Yeni Yüzyıl Türkiye' sinde aday olanlar söyledikleri her SÖZ için ince eleyip sık dokuyacakları sorumluluklar almalıdır.

Kitabımda ifade ettiğim;

"Seçim dönemlerinde yönetimlere talip olanlar, seçilmek için halka vadettikleri hizmetleri seçildiği süre içerisinde gerçekleştirmemişse, seçmen olan her vatandaş elindeki belge ve bilgilerle nitelikli dolandırıcılıktan mahkemeye gidip dava açabilmelidir."

Bkz: Kurumsal Devlet Huzurlu Millet adlı kitabın 169. sayfası.

Nitelikli dolandırıcı olduğuna mahkemece karar verilmiş kişinin suçu sabit ise, gerçekleşmeyen bir kaç vaat üzerinden suçu işlemişse bir daha aday olma şansı olmamalıdır.

Sözünü tutmayan kusurlu iş yapan müteahhit nasılki nitelikli dolandırıcılıktan yargı önüne çıkabiliyorsa, SÖZ verip vaadini yerine getirmeyen siyasetçiye aynı muamele yapılmalıdır.


Memleket meselesi sayılacak bir OY' un onurunun, şerefinin korunmasının kanunla güvence altına alınması demek; Kanunlaştıranların adalete olan inançlarını, devletine, milletine, kendilerine olan saygılarını gösterir.

Kanun nezdinde ; Milletimizin vatanına olan sadakatini, insanlığa olan merhametini istismar edenlere, SÖZ verip tutmayanlara yaptırım olmalıdır.

Kanunlardaki esas ile usul arasındaki dengeleri bilerek her işini kılıfına uyduranlar yönetimde olduğu sürece bir tek vaadini yerine getirmeseler dahi en ufak bir yaptırımla karşı karşıya kalmamaları büyük handikaptır.

Aldıkları en büyük ceza bir daha seçilememe ihtimali olmamalıdır.

Milletin ve Ülkenin kaybettiği yılların hesabı sorulmalıdır.

Yani palavra atmanın, yalan dolan yapmanın bol SÖZ vermenin hukuksal yaptırımı olmalıdır.

Paraya dayalı vaatlerle, söylediklerini inkar etseler de kaybedecek şeyleri olmadığını düşünenler "At atabildiğin kadar, vur vurabildiğin kadar, say sayabildiğin kadar." eğrisine muhtaç olanlardır.

Rakibin taraftarları, doğruları anlatıp cevap verene kadar bu millet kötüleri ve kötülükleri çabuk unutur. "Ne kaparsan kârdır." anlayışı içinde akıl hocalarının tavsiyeleri ile hareket etmek; Yalancılar ve ebedi dünya hesabı olmayanlar için çok kolay yoldur, maliyeti sıfır olan metottur...

Bu sebeple bazı kanunlar bu dünyada bedel ödeme korkusu olanlar için ivedilikle çıkarılmalıdır.

Bu yazıyı okuyan herkesin odaklanacağı konuyu az çok tahmin edebiliyorum.

Kanunun yasalaşması halinde, yasaya göre hangi aday nitelikli dolandırıcılıktan ceza alır?

Feraset sahibi milletimiz aklına ilk gelen adayı düşünecektir.

Vicdanınızın sesini dinleyecektir.

"İştir kişinin aynası SÖZ 'e bakılmaz." gerçeği doğrultusunda 28 Mayısta sandıkta gerekli cevabı verecektir.

Seçimin Milletimize, İnsanlığa hayırlı olmasını temenni ederim.