info @ istanbulungazetesi.com

 

YÜZ, DÖRT OLUNCA!

Dünyada olan her canlı yaradılış sebebi doğrultusunda varlıklarını idame ederler. Timsah, aslan, yılan, kaplan, şahin, kartal çok fazlasıyla hayvanların ıslah edildiklerini düşünürüz.

Aslında onlar değişmezler. Kimi kırbacın ritminden korkarak, kimi karnının tıka basa doyurulmasına bakarak, kimi ise sahiplenilmesinden hoşnut olarak İnsanoğluna karşı saldırgan olmazlar. Hepsinin ortak yanı aynıdır. Şartlar ve koşullar fıtratlarını tahrik edecek noktaya gelirse çok çabuk öze dönerler. Onların yüzü dört olmaz, hep aynıdır.

Bazı insanlar menfaatlerine, nefislerine, egolarına, fıtratlarına göre değişkenlik gösterirler. Bu tip insanlarda yüz, dört türlüdür. Korku sırasında mülayim, gevşeklik sırasında muallim olurlar. Biraz şımartıldıklarında akıl hocası kesilirler.

Dengeler ruh hallerine uygun değişip güç ellerine geçince zalimleşirler. Bazı insanlar ise İLKELERİNE göre duruş gösterirler. Bu tarz insanların yüzleri hep aynıdır. Doğrularından taviz vermez, bukalemun gibi renkten renge girmezler. Mutlak doğru benim doğrumdur diyerek kimseyi ötekileştirmez, ötekileştirilmeyi de sevmezler.

Yüz dört kişiden oluşan emekli insanların yaptıkları açıklamalar ve taşıdıkları yüzü hayal ettiğimde yargısız infazlar, darağacına götürülen genç fidanlar, vicdansızca asılan başbakan, bakanlar, 12 Eylül öncesi kardeş kavgasına zemin hazırlayanlar, 28 Şubat post modern darbe girişimde bulunanlar, Sincanda tankları yürütenler, 17-25 aralıkta gezi olayları ile kinlerini kusanların, 15 Temmuz Darbe girişiminde suspus kalanların yüzü dört olan insanların kalıntıları akla geliyor.

O dönemlerin acısını bilen, aklı selim düşünenlerin inandığı değerlerden vazgeçmesini düşünmek ancak aklı melekesini kaybeden veya ipin ucunu kimilerinin eline kaptıranlar tarafından olur. Ruh hali gaflette olanlar ifadelerinin içindeki doğruları kabul ederek ifadenin maksadına kör, sağır, dilsiz olma ilkesizliğini VATAN, BAYRAK, DEVLET, MİLLET aşkı taşıyan insanlardan bekleme zaafiyetine düşerler. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün askerleriyiz diyip bol keseden atıp tutan, bir tek çivi çıkmayıp Gazi’nin bıraktıklarını tüketen, ülkeyi geriletip 1 cent’e muhtaç edenlerin hamaset dolu sözlerine, karanlık ifadelerine fırsat verilmeyeceğini bilmemeleri ise en büyük zaafiyetleridir.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e sahip çıkma konusunda samimi olanların Tam Bağımsız Güçlü Türkiye sevdasıyla çalışan, ilk hedefiniz Akdeniz uyarısını dikkate alana destek vererek RUHUnu şad etmeleri gerektiğini düşünmeyecek kadar basiretsizdirler. “İştir kişinin aynası, lafa bakılmaz.” sözünün gereğini yapanlara vefa göstermek, peygamber ocağında yetişmiş kişilerin giydikleri üniformanın şerefine yakışacağını düşünmeyecek kadar iradelerini ipotek altına aldırmış gafillerdir. Sivil olmuş şahısların kurumsal kimlikleri ile anılmasını, ulvi amaçlarla görevlerini tamamlamış olan, görevlerinin başında bulunan kahramanlarımız için çok üzücü olduğu gerçeğini unutmamalıyız.

Tepkimizi ortaya koyarken öz değerlerimizi koruyup söylemlerimizde hassas davranmalıyiz . Yüz dört kişi ve onlar gibi olanlara önemli bir uyarıda bulunmak insanlık görevimizdir. Milletimizi tanımak istiyorsanız, üst makamdan takıldığınız mekanların dışına çıkın, halkımızın sesine kulak verin. Demokratik teamüllerle seçilmiş, Cumhuriyete ve kazanımlarına, demokrasiye sadakatle bağlı olanların özgür iradeleriyle seçtikleri Başkanlarına ölümüne bağlılıklarını gözlemleyin. En ufak bir teşebbüste nelerin sizi beklediğini bilin. Ölümü ölümle korkutacakların gözlerine bakarak düşüncelerinizi söyleyin.

İş işten geçmeden kendinize gelin. Yazıktır, günahtır! Bu güzel ve mukaddes vatanın ruhuna aykırı hareket ederek üniformalarını onurla, şerefle taşıyan görevinin başındaki yiğitleri, emekli olup geçmişinin varlığından huzur bulan, savunma sanayinde gelinen duruma şükreden vatansever emeklilerimizi, Ülkemizin bölünmez bütünlüğü için kahramanca savaşan gazilerimizi, şehadeti onur bilen şeref sayan şehitlerimizi üzmeyin.

HER ŞEY VATAN İÇİN sözünü özde kabul edenlerin sessizliğini imtihana yeltenmeyin.