aksaa25 @ hotmail.com

NEYDİK, NE OLDUK?

Vallahi biz geçmişimizde böyle değildik!
Neden bu kadar değiştik?
Ne oldu bize?
Nedir bu Avrupa özentisi, anlamıyorum!

Ahlaksızlık, edepsizlik, sapkınlık almış başını gidiyor.

Aile kavramından uzaklaşıp başıboşluğun, yani soytarılığın sokakları sarmış olmasının ana sebeplerinden en önemlisi dinimizden, Allah'ın emirlerinden ve kutsal olan kitabımız Kuran-ı Kerim'den uzaklaşmak oldu

Sokaklarda önünüze çıkan gençlere İslam'ın şartlarını, imanın şartlarını, dört büyük meleği, ilk ayeti, gusulün ne olduğunu, namazın nasıl kılındığını, kaç sure bildiklerini, kaç ayet olduğunu vb. soralım bakalım, gençliğin yüzde kaçı bunları biliyor.

İşte girişte belirtmiş olduğumuz sosyal meselelerin birer sorun alanı haline gelişi zaten tam da burada ortaya çıkıyor.

Dinimizi Öğrenmez ve öğretmez isek cehalet alır başını gider.

Su yerine alkol, hac-umre yerine tatil yerlerinde karışık kuruşuk cıbıldak denizlere havuzlara girildiği...
Gece alemlerindeki eğlencenin dinle imanla zerre alakasının olmadığını bildiğimiz halde, özgürlük adı altında her haltın işlenebildiği bir hale gelindi.

Kuran-ı Kerim ölülere okunmak için indirilmiş ilâhi bir kitap değildir. Senelerce, örülen kılıfların içinde saklanan Kur'an'ın yerini, islam'a kılıf uyduran şarlatanlar almışlardır.

"Dinini tilkiden öğrenen, tavuk çalmayı helal zanneder."

Her yazımızda ifade ettiğimiz gibi EĞİTİM AİLEDE BAŞLAR. Çocuğu dini değerler eğitimi üzerine yetiştirmezsek ve en önemlisi eylemde yaşayarak değil de, konuyu sözlü ikazda kalan ifadeler ile bırakırsak, “kendin söyle kendin dinle”den öteye geçemeyiz.

Sözde değil özde yaşamak asıl olandır.
Pratiğe ve eyleme geçmeyen yaşam nasihattan ibarettir.

Dijital ortamlarda ve yayınlarda takip edilen programlar aile yapısını olumsuz etkilemektedir. Aile yapısını itibarsızlaştıran ve ahlâk yoksunu yaşam tarzına özendiren projelerin asıl amacı Türk ve müslüman olan inançlarına, örf ve adetlerine bağlı olan toplumu, özünden uzaklaştırarak edepsizlikle yozlaştırmaktır.

Zamanında tankla tüfekle yenilemeyen bir Milletin evlatlarını, özünden ve inancından kopararak başka ideolojilerin aşılarıyla tahribata uğratmak istenmektedir.

Devlet müdahale etsin denildiği zaman burada şöyle bir tezatlık ortaya çıkıyor.
Lâik olan devlet vatandaşın yaşam tarzına karışamaz; yaşam tercihi ve özgürlüğü var denilmektedir.
Devlet sadece dini tercihleriyle yaşayan vatandaşa yaptırım gücü uyguladığı dönemlerde laik; edepsizliğin ve toplumsal ahlâkın erezyona uğramasının önünü kesmek için sınır koyduğu zaman diktatör oluyor.
Velhâsıl kelâm, alâmet mi? Kıyamet mi?

Sokağa çıktığımızda yarı çıplak gezen kadınların kendilerinden cesur adımları insanı şaşırtıyor.
Kadın, edeptir!
Edep ise güzeli sevmeye sebeptir.
Modernlik adı altında ilkel çağlardaki gibi çıplak dolaşmak çağdaşlığı değil, ilkelliği temsil etmektedir.
Yanındaki kadının çıplaklığından ve edepsiz yaşam tarzından gurur duyan erkekler sizin sergilediğiniz eylemin sözlük karşılığı tam olarak "DEYYUSLUKTUR."

DEYYUS kime denir?
"Karısının ve yakınlarının namuslarına halel getirecek davranışlarına karşı kıskanma duymayan, onların ırzlarını sakınmayan" kimse demektir.

Allahü teâlâ, Cenneti yaratınca, “Cimri, sana giremez, deyyus senin kokunu bile duyamaz” buyurdu. (Deylemi)

Camiye sadece cenaze namazlarında ve musalla taşına varınca gidilecek zannetmek...
Kur'an'ı Kerim'i sadece ölüler arkasından okunacak zannetmek...
Örtünmeyi yedi kat kefene sarılmaktan ibaret saymak sadece gaflettir.
Gaflet ise ahmaklıktır.

İslam akıl dinidir.
"Benim aklım bana yetiyor, fetvaya ihtiyacım yok" diye çığırtkanlık yapanlara diyeceğimiz şudur:
Öyleyse iddia ettiğin akıl üzere ol ve tek rehber Kur'an'ını oku!
Hükümler bellidir ve tartışmaya dahi kapalıdır.
O zaman aklını kullan ve inandığın gibi yaşa!
"İnsan inandığı gibi yaşamazsa, yaşadığı gibi inanır. Yaşadığı gibi ölür ve o istikamet üzere diriltilir."
Bu da büsbütün iflastır.

Akıl ve edep üzere yaşayabilmek duasıyla,

Kalın Sağlıcakla…